Şeytan’ın Tarihi ve Satanizm İnancı

Satanizme girmeden önce şeytanla alakalı dinlerin anlatılarını sunmamız gerekiyor. Bu arada Satanizm derken öyle bakire bi kıza tecavüz etme ayinleri ya da kedi kesmek gibi saçmalıklardan bahsetmiyorum. Gerçek anlamda Satanizm felsefesinden, Satan’a tapanların gerçek inançlarından bahsediyorum. Fakat bu mantığı anlamak için, önce şeytanı anlamak gerekiyor, bunun için de, şeytanla alakalı mitleri incelemek gerekiyor.



Şeytan, İslam’a göre Adem ile Havva’yı saptırmış, Allah’tan kıyamet gününe kadar mühlet almış ve insanları saptırmak için bütün gücüyle uğraşan, vesveseler veren bir varlık. Ve kıyamet gününde de günahkarlarla birlikte cehenneme atılacak. Tabii ki Kuran’a göre farklı, hadislere göre farklı anlatımlar var o yüzden artık İslam’la alakalı anlatıları hadislere göre ve kurana göre olmak üzere ikiye ayırdığımı biliyorsunuz çünkü ülkemizdeki müslümanlar bu konuda ikiye ayrılmış durumda. Ben de buna saygı göstererek önce Kuran’a, sonra hadislere göre olmak üzere Şeytan’ı aktaracağım. Ardından bir iki mitolojiye de değinerek Satanizme gireceğim.

Kuran'a göre Şeytan

Yazının başlığında “Şeytan” yazıyor ama Şeytan, Kuran’a göre tek bir varlık değil. Örneğin “Bakara 102”de Harut ve Marut kıssasında insanları saptıran şeytanlar olduğundan bahsediliyor. Veyahut “Bakara 14”de insanların şeytanlarıyla karşılaşmalarına “münafık dostlarıyla karşılaşmak” deniliyor. Yani Şeytan, saptıran, yoldan çıkaran ya da fitne anlamına gelebilecek her anlam için, bir “bela” gibi kullanılıyor. Yani Kuran Merkezli İslam'a göre Şetan spesifik bir varlık değil, Kötülük olgusunun sembolik halidir.

Hatta “Hicr 17”de, “onu kovulmuş her şeytandan koruduk” ifadesi yer alıyor ki burada da diğer dinlerde düşmüş meleklere denk gelen varlıklar kast ediliyor. Tabii ki İslam’da düşmüş melek diye bir varlık yok, kovulan şeytanlardan kasıt insanlar gibi iradeye sahip olan ama kötü yolu seçen cinlerdir ki bu tip varlıklar hemen her mitolojide vardır. Eski Yunan’da Daemon, Japonya’da Akuma… Örnekleri çok.

Adem ile Havva’yı saptıran asıl büyük kötüye ise İblis deniliyor. İblis, kötülüğün babası şeytanların başı. Böyle bir isim almasının ve insanlar için “apaçık bir düşman” (Bakara, 168) olarak etiketlenmesinin sebebi ise şu:

Kuran’a göre Allah, yarattığı bütün varlıklardan, Adem’e yani insana secde etmelerini istiyor ve bütün varlıklar secde ediyor. Ama iblis, “Ben ateşten yaratıldım, o ise topraktan, ben ona secde etmem!” diyor ve Allah’a karşı geliyor. (Kehf 50, Bakara 34

Bunun üzerine Allah’ın huzurundan kovuluyor. Ardından Allah, Adem ile Havva’yı mutlu yaşayacakları bir cennet bahçesine bırakıyor ve onlara sonsuz nimetler sunuyor, ama sadece bir ağacın meyvesini yemelerini yasaklıyor. Bunun üzerine iblis intikam almak için onlara:

“Rabbiniz başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz bir melek, ya da sonsuza kadar cennette kalacaklardan olmayın diye sizi bu ağaçtan men etti.”(Taha Suresi, 20/115.)

“Beni kovduğu gibi sizi de kovacak, ama bu meyveden yerseniz sonsuza kadar burada kalırsınız.” diyerek içlerine korku ekiyor ve yasak meyveyi yemelerini sağlıyor. Adem ve Havva’yı saptırdıktan sonraysa kıyamete kadar dediğim üzere insanoğlunu cehennemlik yapmak için Allaha karşı mücadele ediyor çünkü Allah ona bunun için izin veriyor. Hesap gününe kadar insanları saptırmak için “mühlet verilenlerdensin” diyor. (Hicr, 36–40)

Dolayısıyla pagan dinlerini yayan ya da kutsal kitapları tahrif eden, yeni kutsal gelmesine sebep olan varlık İblis’tir. Çünkü Allah’ın yarattığını bozup insanları kandırıyor ve dini değiştiriyor, bunun üzerine Allah değişmeyecek olan son ve nihâi bir din gönderiyor ve buna da “İslam” deniliyor. Tabii müslümanlar İslam’ın Kuran’la geldiğine değil, Adem ile Havva’dan beri var olan bir din olduğuna inanıyorlar. Aslında sadece İslamın kökeniyle ve İslam’daki şeytanla alakalı bile ayrı bir yazı yazılabilir o yüzden burayı geçiyorum, malum daha anlatacak birçok din var.

Hadislere / Ehl-i Sünnet'e göre Şeytan:

Hadislere ve Sünni/Şii mezheplere göre şeytanın bir bedene sahip olduğunu işaret eden anlatımlar da var, onun ruhani ve görülemez bir varlık olduğunu iddia edenler de. (Müslim, Eşribe, 103)

İslam geleneğine baktığınızda cinlerin insanlara dokunamayacağı, görünemeyeceği inancı yaygın olsa da birçok kişi cin gördüğünü ya da cin çarpmasına maruz kaldığını iddia ediyor ki geçmişte de veba gibi hastalıkların aslında şeytanın bedeni ele geçirmesi olduğuna inanılıyordu. İncilde’de İsa’nın cinli insanları iyileştirmesini anlatan ayetler, cinleri hep bir hastalıkla özdeşleştirmiştir. (Matta 17;18. Markos 66;13. Luka 4;35. Yuhanna 10;20.)

Dolayısıyla burada kolu kaşınsa “Cin dokundu!” diye zıplayan insanlardan ziyade, dini anlatımlara bakacağız. Yoksa tuvalete sol ayakla girerseniz şeytan da gelir ya da sol elle yemek yerseniz şeytan da sizinle yer gibi hurafelere dalarsak yazının sonu gelmeyecek.

Hem hadislere hem de Kuran’a göre şeytanın “Tağut” denilen bir etkisi vardır ki bu, saptıran her şeyle ilişkilendirilir. İnsan, nefis denilen bir zayıflığa, yani Ego’ya sahiptir. Şeytan bu Ego’yla iletişime geçerek, sizi saptırarak tanrıdan ayırır ve kendi ordusuna katar. Bu ordu ise, kıyamet gününden sonra cehennemde sonsuza kadar kalacaktır.

Hadislere göre esnemek Şeytandandır. (Buhâri, Edeb, 165, 166; Müslim, Zühd, 54; / Tirmizî, Edeb, 1, 4; Nesaî, Cenâiz, 52.)

Sol ayak, Sol el Şeytandandır: (Buhârî, Vüdû’, 9, Deavât, 14; Müslim, Hayz, 122, 123.)

Soru sormak şeytandandır, Ağlamak Şeytandandır, o Şeytandandır bu Şeytandandır. Her şey Şeytandandır. İnsanlar ot gibi sadece ne emredilirse onu yapmalıdır. (Müslim, Eşribe, 107)

Biliyorum sahih hadistir, yamuk hadistir diyerek birçok şeyi kabul edecek birçoğunu ise keyfinize göre reddedeceksiniz o yüzden burada Şeytanın fikirsel anlatımlarını değil, bedenlenmiş bir halini anlatan meşhur bir hadisi aktararak hadisler bölümünü geçeceğim.

Hadislerde ve İslam kitaplarında bizim dünyamızda insanlardan önce cinlerin yaşadığı ve 2000 yıl hüküm sürdüğü yazar. Bu 2000 yıllık süreçte cinlerin başı ve en alim cin olan kişi iblistir. Cinlerin en güzelidir, en bilgesidir. Ama İnsanların yaratılmasıyla bu devir sona erer ve artık en üstün varlık insan olur, insanlara secde edilmesi gerekir ve iblis “Ben Allah’tan başkasına secde etmem, Allah’tan sonra en üstün benim!” diyerek karşı gelir. Böylece en yüce cin, en düşük varlık haline gelir ve kovulur. (Taberi, Tefsir, I/195–214;Tarih, I/1,107–112.)

Hadislere ve mezhep önderlerine göre İblis sürekli Allah’la konuşur ve ona gözdağı verir. “Bak şimdi şu kulunu saptıracağım, bak şimdi napıyorum izle” gibi. Bazen Allah’la konuşmayı bırakıp insanlarla da konuşur, bazı evliyalara veya peygamberlere görünür. Hatta insan şeklinde görünerek bazı insanları kandırır vesaire. İblisin bir insan gibi yere inmesiyle alakalı en meşhur hadis ise, İbn-Arabi’nin “Şeceret-ü’l Kevn” kitabında, “Şeytan’ın Hileleri” bölümünde aktarılır.

Burada Hz. Muhammed’ cemaatiyle birlikte oturuyorken Şeytan’ın ziyarete gelmesi ve Ahmet Çakar edâsıyla tartışmaları anlatılıyor. Bu konuşmada İblis’e birçok soru soruluyor ve İblis bunları tek tek cevaplıyor. Konuşmanın uzun versiyonunu şu aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. Ben yazıyı uzatmamak için burada bir iki paragrafını aktaracağım sadece:


“Kapıyı ona actılar. İçeri girdi ve bize göründü. Bir de baktık ki; şekli şu: Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da bir manda dudağına benziyordu. Sonra şöyle bir selâm verdi:

“Selâm sana ya Muhammed! Heyhat… Ümmetin saadeti nerede? Ben, o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah durursun ey Muhammed? Ben onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni yaratan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah’a yemin ederim ki, onların tümünü azdırırım. Cahillerini ve âlimlerini, ümmîlerini ve okumuşlarını… Fâcirlerini ve âbidlerini… Hasılı, bunların hiç biri elimden kurtulamaz. Fakat… Allah’ın hâlis kullarını… Evet, bunları azdıramam.”


Kütübi sitte hadislerine baktığınızda bunun gibi birçok diyalog görürsünüz. Ayrıca İbn-ül Arabi veya Hallac-ı Mansur gibi birçok önderin de yazdığı kitaplarda çeşitli hikayeler var. Yazının sonunda buraya tekrar döneceğim. Şimdilik Şeytan’a devam edelim:

Semavi dinlerde Şeytanı Allah’a ve insanlara düşman, kötülüklerin sebebi ve aklınıza gelen kötü şeylerin kaynağı olarak görüyoruz ama diğer dinlere baktığımızda Şeytan’la alakalı çok da kötü şeylere rastlamıyoruz. Zira bütün dinlerin temelinde Dualite mantığı var. Yani soğuk ve sıcak, artı ve eksi, aydınlık ve karanlık... Yin-Yang gibi, iki zıt kutup sayesinde varlığın mümkün olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde, sonsuz merhametli bir yaratıcıyla, onun tam zıttı olan bir varlık da dinlerin temelini dolduruyor. İyi ve Kötü, Tanrı ve Şeytan…


Hristiyanlık ve Tevrat

Hristiyanlığa baktığınızda İblis için, kıyamet gününde ordusuyla birlikte tanrıya savaş açacak olan bir Ejderha, ya da düşmüş yılan şeklinde bir anlatım var. İncil’in Yuhanna kitabında, vahiyler bölümünde zaten bununla alakalı ayrıntılar aktarılıyor. Bunun yanında İblis’in yardımcılarından biri olan 666 sayısına ait bir Antichrist, yani Deccal figürü de var. Ki bu figür Tevrat’ta ve diğer Yahudi kaynaklarında da Belial adıyla, karanlıklar prensi olarak tarif ediliyor. Bir yanda ışık prensi olan Mesih, diğer yanda karanlıklar prensi olan Belial veya İblis’in uşağı Deccal. (İncil, Yuhanna, Vahiy, 12;4–17 / 13;2 / 17;8)

Tevrat’da, Adem ile Havva’yı saptıranın bile İblis’in kendisi değil, onun yardımcılarından biri olduğu anlatılır. (Tevrat, Yaratılış, 3;1)

Enok kitabındaysa Gadreel isimli düşmüş bir melekten bahsedilir. (Enok, 68;6–7)

Devam edecek......



Kaynak: https://medium.com/@diamondtema/şeytanın-tarihi-ve-satanizm-i̇nancı-7e71027bf8eb

Yazar: Diamond Tema

Editör: Okay Kaya


Yorum Gönder

Yorum yazarken lütfen saygılı olunuz ve Topluluk Kurallarına uyunuz. Teşekkürler!

Daha yeni Daha eski